Son yılların mutadı olduğu üzere baharla birlikte Kuzey Irak’taki PKK hedeflerine yönelik askeri operasyonlar başarı ile icra edilmektedir.
Milli Savunma Bakan komutasında yürütülen operasyonda maalesef şehitlerimiz olmakla birlikte çok sayıda PKK mensubu da etkisiz hale getirilmiştir.
Bütün temennimiz çok sayıda canımıza ve büyük maddi kayıplara mal olan bu kanlı sürecin son bulmasıdır.
Söz konusu operasyonlar her yıldan farklı olarak ekonomik ve dolaysıyla sosyal problemlerimizin son yıllarda emsali görülmemiş yoğunlukta arttığı bir dönemde yapılmaktadır.
Özellikle geçtiğimiz yılın sonbaharından bu yana yaşanmakta olan enflasyon ve hayat pahalılığı, milletimizi derin bir yoksulluğa iterken siyasette tartışmaların yoğunlaşmasına neden olmaktadır.
Her ayın 4. günü Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) tarafından kamuoyuna açıklanmakta olan bir önceki ayın enflasyon verileri Ramazan bayramına tesadüf etmesi nedeniyle 5 Mayıs günü açıklanmıştır.
Yapılan açıklamaya göre enflasyonun beklentilerin üzerinde %69,97 olarak arttığı ilan edilmiştir.
Nisan 2022'de, enflasyon hesaplamasında takip edilen 409 maddeden, 27 maddenin ortalama fiyatında düşüş gerçekleşirken, 45 maddenin ortalama fiyatında değişim olmadı. 337 maddenin ortalama fiyatında ise artış gerçekleşmiştir.
Bu rakamlardan daha kötüsü ise Üretici Fiyat endeksinde görülen %120’nin üzerindeki artıştır ki enflasyonun önümüzdeki aylarda da artmaya devam edeceğini ortaya koymaktadır.
Gerek ürün çeşidi gerekse artış oranları yeni yılla birlikte yüksek bir grafik çizen enflasyon, ülkemiz ekonomisinin ağır bir kriz içinde olduğunu işaret etmektedir.
Pandemi sonrası iç siyasetimizde görülen tartışmalar yaşanan hayat pahalılığı ve enflasyon nedeniyle artmaktadır.
Hayat pahalılığının 90’lı yıllar seviyesinde olduğu ekonomik ortam, Türkiye’yi 20 yıldır yönetmekte olan AKP iktidarına en zor dönemini yaşatmaktadır.
En geç bir yıl içinde yapılması gereken seçimlerde yeniden aday olması beklenen Cumhurbaşkanı Erdoğan için tehlike çanları hiç olmadığı kadar daha yüksek sesle çalmaktadır.
Ülkemizde iktidarı tehlikeye düşen siyasi partiler ve onun yönetici kadroları gidişatı durdurmak, yavaşlatmak veya tersine çevirmek için genellikle gerginlik stratejisi uygularlar.
Bu stratejide tartışmaya taraf olan siyasi kadrolara desteğin artmasını engellemek için taraftarlar arasında kamplaşmalar yaratılır taraflar arasında geçişler durdurmaya çalışılır.
Öncelikle alışılmışın dışında tahrik ve taciz edici, muhatabını aşağılayıcı kavgada bile söylenmeyecek sözler sarf edilir.
Karşılıklı sarf edilen bu türden sözlerle siyasi taraftarlar kendi içinde daha sağlam olarak bloklaştırılır ve nerdeyse birbirinin yüzüne bakamayacak hale getirilir.
Bırakın taraftarları siyasiler bile birbirlerinin yüzüne bakamayacak hale gelirler.
Böylesine bir ortamın tesis edilebilmesi için en çok başvurulan söylemlerin başında zor durumda kalıp seçmen kaybetme durumunda olanlar karşı tarafı ihanetle suçlar, ağza alınmayacak ithamlarda bulunurlar.
Bu türden ilginç bir örneği de 5 Mayıs günü yüksek enflasyon oranlarının açıklandı süreçte yaşadık.
Dikkat çekmek istediğim olay, ülkemizdeki sığınmacılar ve özellikle de Suriyeliler konusunda ilk günlerden bu yana ciddi uyarılarda bulunan Zafer Partisi Genel Başkanı Ümit Özdağ söylemleriyle daha çok ilgi çekmesi sonrası yaşanmıştır.
PKK ile mücadele konusunda milletimizin büyük çoğunluğu tarafından başarılı bulunan İç İşleri Bakanı bir televizyon programında kendine yöneltilen bir soru münasebetiyle hoş karşılanması mümkün olmayan burada tekrar yazmaktan hicap duyacağım son derece çirkin söylemlerde bulunmuştur.
Ümit Özdağ tarafından sipariş edilen Suriyeli sığınmacıları konu alan “Sessiz İstila” isimli kısa metrajlı filmin yapımcısının gözaltına alınması halkımız tarafından tepkiyle karşılanmıştır.
Özdağ’ın bu konudaki söylemleri halkımızda karşılık bularak hükümeti iyice sıkıştırmıştır.
Tam bu ortamda bakan Yolcu’nun hakaretamiz söylemleri geniş kitlelerde tepkiyle karşılanmıştır.
Sürecin karşılıklı meydan okumalarla devam edeceği anlaşılmaktadır.
Ümit Özdağ yakaladığı bu ortamı kendi partisinin oyunu arttırmak için haklı olarak fırsata çevirirken, hükümet kanadı da dikkatleri hayat pahalılığı konusundan bu tartışmaya çekerek taraftarlarını tahkim etmeye çalışacaktır.
Öyle anlaşılıyor ki Ülkemizin içinde bulunduğu zor dönemin bugünden yarına değişmesi pek mümkün olmadığı için bunun gibi tartışmalar her geçen gün daha çirkin sözler ve suçlamalarla devam edecektir.
Söz konusu gidişi durduracak tek gelişme ancak ve ancak seçimler olabilecektir.
Yaşananlara tahammül etmek zorunda olan milletimizin Allah yardımcısı olsun.