Yazıma İsmet Paşa’ nın bir sözüyle başlamak istiyorum.
İSMET İNÖNÜ, o sözü 5 Temmuz 1931’de TBMM’de söyledi. O sözün aslı şöyle: "Eğer bir memlekette erbabı namus, laakal eşşira kadar sabur olmazsa, o memleket behemahal batar.)” Yani, "Bir ülkede namuslu insanlar, en az namussuzlar kadar cesur olmazsa, o ülke mutlaka batar."
Diyor ve arkasından buna benzer bir söylemde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’dan geliyor,
‘‘Namuslu insanlar namussuzlar kadar şerefli olmadıkça cesur olmadıkça başarılı olamayız’’ diyor.
Başta siyasetçiler olmak üzere bazı bürokratlar, bazı devlet memurları usulsüzlük, mevzuata aykırı işlemler yaptıklarında bizlere ulaşan yani haber merkezimize ulaşan ihbarları değerlendirip kendilerine sorduğumuzda bir telefona çıkışları var sormayın.
Telefonda nezaketin dibine varan konuşmalar, istek arzu hatta ileriye gidip ‘’abim bir emrin var mı ?’’ diyenler bile çıkıyor. O kişilerin telefonlarını aradığında toplantıda dahi olsa telefonu açıp ‘’abi toplantıdayım ben seni arayayım’’ diyenler, toplantı sonrası hemen geriye dönüş yapanlar, ne ararsanız arayın hepsi var.
Bazı delikanlı sözünün eri yaptığı işlerin arkasında dimdik duran vefalı imanlı arkadaşları ayırıyorum.
İnsan karakterleri ayrı olabiliyor maalesef.
İnsanların lehine olan işleri yaptığınız zaman siz zaten kralsınız, hafif bir şekilde yapılan işleri eleştirdiğinizde sizin ne kadar kalleş adam olduğunuzu o an öğrenmiş oluyorsunuz. İşi bitesiye kadar eyvallah, iş bittikten sonra boş ver gitsin.
Hal mesele böyle olunca ne bir gram samimiyet ne de bir gram iyi niyet kalmadığı zaman insanlar birbirlerine olan güveni sorgular hale geliyorlar.
Memleketin içine düştüğü bütün sıkıntıların bence başrol oyuncusu insanların birbirlerine karşı samimiyet ve iletişiminin bozuk olmasından kaynaklanıyor.
Çünkü samimiyet ve iyi niyet ortadan kalktığı zaman şeytani düşünceler, kumpas planları, alt etme çabaları, her türlü kötü niyet senaryoları ortaya çıkıyor.
Hele hele göz göre göre sizin gazetecilik yaptığınız kapsama alanı içinde kalan bir kurumda çıkar amaçlı suç örgütü gibi çalışan olağan üstü bir grubun sizin sevdiğiniz ve güvendiğiniz insanlara görevlerinden ayrılmak dâhil büyük sıkıntılara sokacak kumpas dâhil her türlü oyunu kurmaya hazırlanan gruba tek başınıza kimseden destek almadan mücadele hatta savaşabiliyorsanız sevdiğiniz insanları o kumpastan haberdar edip onların bu oyuna gelmemelerini sağlıyorsanız, onları uçurumun kenarından alıyorsanız ben size adamın dibi bir diğer cümleyle dost canlısı der size canımı dahi emanet edebilirim.
Oysaki bunca koruyup kolladığınız insan sizin telefonlarınıza dahi çıkmıyor, sizinle konuşmaya dahi tenezzül etmiyor, geçmişteki yaşanan sıkıntıları çok çabuk unutuyorsa demek ki oturup kendi kendimizi sorgulama zamanı geldi demektir. Yazım ‘’ şimdilik bu kadar ! ’’
Ancak bitirmeden önce sözlerime nokta koymadan 1870 yılında Ziya Paşa’nın kaleme aldığı bir yazıda geçen o sözleri hatırlatmak istiyorum.
‘’Nush ile yola gelmeyeni etmeli tekdir, Tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir’’
Yeni yılda hep beraber bakalım neler olacak?
Sizi kalbinizin sahibine emanet ediyorum.