Emin Küçük
Köşe Yazarı
Emin Küçük
 

Dost Kazığı…

Küçüklüğümde aynı adı taşıdığım Emin dedemle bostan tarlamızı beklerken, rahmetli dedem bostan tarlamızdaki ahlat ağacının üstüne yaptığı çardakta tütün çubuğunun ucuna taktığı üçüncü sigarasını (o zamanlar birinci, ikinci, üçüncü adında tekel sigara markaları vardı. En ucuzu üçüncü sigarasıydı.) tüttürmeye başladığında anlardım ki sohbet zamanımız gelmiş ve hemen dinleme pozisyonumu alırdım.   Bulgaristan göçmeni sevgili dedem Bulgaristan’daki varlıklı günlerini,1.dünya savaşında Sırpların eline esir düştüğünü,1938 de Türkiye’ye, her şeylerini geride bırakarak nasıl kaçtıklarını uzun uzun anlatır, arada sırada "aman oğlum bak insan oğlu çiğ süt emmiştir, dikkatli olacaksın" derdi. Bende dedemin yüzüne şaşkın şaşkın bakar içimden “ya bu insanlar neden çiğ süt emiyor, pişirseler sütü ya" diye geçirirdim. Büyüdükçe ve tecrübelendikçe dedemin ne demek istediğini anlamaya başlamıştım. Ne demişler "Tecrübe hayatta yediğim kazıkların toplamıdır "   Şimdi gelelim benim bu kazık mevzusuna niye takıldığıma. Son yazımın başlığı KAZIK’tı. Ben son zamanlarda yaşanan ekonomik sıkıntılara bir vurgu yapmak amacı ile böyle bir yazı yazma gereği duymuştum. Doğrusu ya olaya sadece ekonomik açıdan bakmıştım. Yazım yayınlandıktan sonra bazı okurlarımdan uyarılar aldım. Hemen hepsi yazımda saydığım kazık çeşitlerinde eksiklik olduğunu, aslında en önemli kazık çeşitlerinden birinin DOST KAZIĞI olduğunu ifade ediyordu. Bu uyarılardan sonra kafama dank etti. Doğru ya ekonomik anlamdaki kazık bir süre sonra unutulur, âmâ dost kazığı bazen ömür boyu unutulmaz. Uyaran okurlarım çok haklıydı ve hemen bu yazıyı kaleme aldım. Öyle sanıyorum hemen herkesin yaşamları boyunca dost bildiklerinden yediği çok sayıda dost kazığı vardır. Ne yazık ki kişisel menfaatin ön planda olduğu toplumlarda böyle olaylarla karşılaşmak yadsınamaz bir gerçektir. Âmâ insanlar bunu bile bile yine de böyle bir olayla karşılaştıklarında çok üzülürler, yıkılırlar. Hatta ondan sonraki tüm yaşamları boyunca hep yüreklerinde ince bir sızı duyarlar. Yani dost kazığı marketten aldığın bir paket unda yediğin 6-7 liralık bir kazığa benzemez Tabiki bende 43 yıl süren memuriyet hayatım boyunca dost kazığı diye nitelendirebileceğim çok sayıda olayla karşılaştım. Bu kadar çok olmasının nedeni yakınlarımın ifadesine göre benim kindar bir insan olmamamdan kaynaklanıyor. Hakikaten birçoğuna gülüp geçtim. Tabii içlerinde hala unutamadığım, gülüp geçemeyeceklerimde var. Onlarda bu saatten sonra Allaha havale ediyorum. Ne yapayım birazda o ilgilensin. Dostluk, arkadaşlık sıkıştığın ilk pozisyonda arkadaşım, dostum dediğin kişiye kazık atmak değil ona inanıyorsan vefalıysan sonuna kadar beraber yürümektir. Şimdi rahmetli dedemin "Çiğ Süt “uyarısını daha iyi anlıyorum. Geçmiş olsun diyenlerde olabilir ama hiçbir şey için geç değildir. Dost, arkadaş edinmek hiç kolay bir şey değil. Önemli olan zor edinilen dostlukları, arkadaşlıkları korumak ve tabiki de vefalı olmak. Günümüzde öyle insanlar var ki dostlukları kolonyalı mendil sanıyorlar, kullan ve at. Bu yüzden bir önceki yazımı okuyup beni uyaran okurlarıma çok teşekkür ediyorum. Önemli bir eksikliğimi gidermiş oldular, bende o vesile ile bu yazıyı yazdım Yazımın içindeki bazı cümleleri üstüne alınan olursa da kusura bakmasınlar. Bende rahmetli dedemin bana yaptığı uyarıyı yapayım dedim. Belki birkaç kişiye böylelikle bir yararım dokunur. Sonuç olarak: Bu dünyada Herkese gerçek ve vefalı dostlar dilerim. Bu zamanda bulmak zor olsa da…. Unutmayalım kubbede kalan hoş bir seda…Gerisi hikâye. Dostlukla kalın….
Ekleme Tarihi: 07 Eylül 2022 - Çarşamba

Dost Kazığı…

Küçüklüğümde aynı adı taşıdığım Emin dedemle bostan tarlamızı beklerken, rahmetli dedem bostan tarlamızdaki ahlat ağacının üstüne yaptığı çardakta tütün çubuğunun ucuna taktığı üçüncü sigarasını (o zamanlar birinci, ikinci, üçüncü adında tekel sigara markaları vardı. En ucuzu üçüncü sigarasıydı.) tüttürmeye başladığında anlardım ki sohbet zamanımız gelmiş ve hemen dinleme pozisyonumu alırdım.

 

Bulgaristan göçmeni sevgili dedem Bulgaristan’daki varlıklı günlerini,1.dünya savaşında Sırpların eline esir düştüğünü,1938 de Türkiye’ye, her şeylerini geride bırakarak nasıl kaçtıklarını uzun uzun anlatır, arada sırada "aman oğlum bak insan oğlu çiğ süt emmiştir, dikkatli olacaksın" derdi. Bende dedemin yüzüne şaşkın şaşkın bakar içimden “ya bu insanlar neden çiğ süt emiyor, pişirseler sütü ya" diye geçirirdim. Büyüdükçe ve tecrübelendikçe dedemin ne demek istediğini anlamaya başlamıştım. Ne demişler "Tecrübe hayatta yediğim kazıkların toplamıdır "

 

Şimdi gelelim benim bu kazık mevzusuna niye takıldığıma. Son yazımın başlığı

KAZIK’tı. Ben son zamanlarda yaşanan ekonomik sıkıntılara bir vurgu yapmak amacı ile böyle bir yazı yazma gereği duymuştum. Doğrusu ya olaya sadece ekonomik açıdan bakmıştım.

Yazım yayınlandıktan sonra bazı okurlarımdan uyarılar aldım. Hemen hepsi yazımda saydığım kazık çeşitlerinde eksiklik olduğunu, aslında en önemli kazık çeşitlerinden birinin DOST KAZIĞI olduğunu ifade ediyordu. Bu uyarılardan sonra kafama dank etti. Doğru ya ekonomik anlamdaki kazık bir süre sonra unutulur, âmâ dost kazığı bazen ömür boyu unutulmaz. Uyaran okurlarım çok haklıydı ve hemen bu yazıyı kaleme aldım. Öyle sanıyorum hemen herkesin yaşamları boyunca dost bildiklerinden yediği çok sayıda dost kazığı vardır.

Ne yazık ki kişisel menfaatin ön planda olduğu toplumlarda böyle olaylarla karşılaşmak yadsınamaz bir gerçektir. Âmâ insanlar bunu bile bile yine de böyle bir olayla karşılaştıklarında çok üzülürler, yıkılırlar. Hatta ondan sonraki tüm yaşamları boyunca hep yüreklerinde ince bir sızı duyarlar. Yani dost kazığı marketten aldığın bir paket unda yediğin 6-7 liralık bir kazığa benzemez

Tabiki bende 43 yıl süren memuriyet hayatım boyunca dost kazığı diye nitelendirebileceğim çok sayıda olayla karşılaştım. Bu kadar çok olmasının nedeni yakınlarımın ifadesine göre benim kindar bir insan olmamamdan kaynaklanıyor.

Hakikaten birçoğuna gülüp geçtim. Tabii içlerinde hala unutamadığım, gülüp geçemeyeceklerimde var. Onlarda bu saatten sonra Allaha havale ediyorum. Ne yapayım birazda o ilgilensin.

Dostluk, arkadaşlık sıkıştığın ilk pozisyonda arkadaşım, dostum dediğin kişiye kazık atmak değil ona inanıyorsan vefalıysan sonuna kadar beraber yürümektir.

Şimdi rahmetli dedemin "Çiğ Süt “uyarısını daha iyi anlıyorum.

Geçmiş olsun diyenlerde olabilir ama hiçbir şey için geç değildir.

Dost, arkadaş edinmek hiç kolay bir şey değil. Önemli olan zor edinilen dostlukları, arkadaşlıkları korumak ve tabiki de vefalı olmak. Günümüzde öyle insanlar var ki dostlukları kolonyalı mendil sanıyorlar, kullan ve at.

Bu yüzden bir önceki yazımı okuyup beni uyaran okurlarıma çok teşekkür ediyorum. Önemli bir eksikliğimi gidermiş oldular, bende o vesile ile bu yazıyı yazdım Yazımın içindeki bazı cümleleri üstüne alınan olursa da kusura bakmasınlar. Bende rahmetli dedemin bana yaptığı uyarıyı yapayım dedim. Belki birkaç kişiye böylelikle bir yararım dokunur.

Sonuç olarak: Bu dünyada

Herkese gerçek ve vefalı dostlar dilerim. Bu zamanda bulmak zor olsa da….

Unutmayalım kubbede kalan hoş bir seda…Gerisi hikâye.

Dostlukla kalın….

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve temizellergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.