Emin Küçük
Köşe Yazarı
Emin Küçük
 

MESELE…

"Bir meselenin mesele olduğunu kabul etmesseniz ortada mesele kalmaz." Bu unutulmaz sözü söyleyen rahmetli Süleyman Demirel ne kadar haklıymış. Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim, Şundan: Perşembe günü Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası politika faizini açıkladı.Normalde cümlemin içinde "piyasalarda merakla beklenen" İfadeside olmalıydı.Ama ne yazık ki piyasalar bu açıklamayı pekte merakla beklemiyordu.Çünkü açıklanan bu politika faizine piyasalarda Merkez Bankası dışında pek uyan yok.Görüntü ve uygulama o. Ama açıklama dışında asıl önemli nokta Merkez Bankasının ülkemizde seyreden yüksek enflasyonla ilgili söyledikleri.İşte bu açıklamayı okuyunca rahmetli Demirel'in yukarıya yazdığım sözü geldi aklıma. Bizim Merkez Bankası ülkemizdeki enflasyonu dışarıdan gelen etkenlere bağlı geçici bir durum olarak görüyor basitçe. Nasıl yani? Tamam ,devam eden Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle özellikle başta petrol ve bazı gıda maddelerinin fiyatı tüm dünyada arttı ve bu artış bir çok ülkenin enflasyon yaşamasına neden oldu.Ama bizimki kadar değil.Savaştaki Ukrayna ve Rusya'da bile enflasyon %20 ler civarında. Yoğun bir ekonomik yaptırım altındaki Rusya'nın para birimi Ruble başka paralar karşısında habire değer kazanıyor. Eee biz savaşta falan değiliz ama paramız her gün değer kaybediyor,enflasyonda TÜİK rakkamlarına göre %70 ler civarında. Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim biz nerede hata yaptık diye? Acaba bir ülkede enflasyon %70 iken vatandaşların enflasyondan korunmak için bankalara yatırması gereken mevduatlarına %14 faiz uygulamak istediğimizden olabilirmi?Bu durumda kim parasını bankaya yatırır.Parası olana 3 seçenek var: Döviz almak,altın almak,emlak yatırımı. Bir acaba daha: Üretimde kullanılan,başta akaryakıt olmak üzere elektirik,doğalgaz,gübre,ilaç,tohum gibi girdilerde oluşan yüksek fiyatların enflasyona hiç katkısı yok mu? Basit bir ekonomi kuramı: Üretilmeyen ve bulunamayan mal her zaman pahalı olur. Sanayici,çiftçi yüksek maliyetler nedeni ile üretim yapamıyor veya üretimini kısmak zorunda kalıyor. O zaman ne yapmak lazım? Başta akaryakıt olmak üzere üretimde kullanılan girdileri sübvanse etmek lazım. En azından doları frenlemek için getirilen KKM (Kur Korumalı Mevduat)ye bütçeden verilen desteğin yarısı üreticiye temel girdilerde sübvanse olarak verilse sorunun ülkemizdeki ayağı çözülmüş olur. Ama baştada söylediğim gibi önce meselenin mesele olduğunu kabul etmemiz gerekir. Yoksa çözüm için daha çok bekleriz. Kalın sağlıcakla…   Emin KÜÇÜK
Ekleme Tarihi: 31 Mayıs 2022 - Salı

MESELE…

"Bir meselenin mesele olduğunu kabul etmesseniz ortada mesele kalmaz."
Bu unutulmaz sözü söyleyen rahmetli Süleyman Demirel ne kadar haklıymış.
Neden diye sorduğunuzu duyar gibiyim,
Şundan:
Perşembe günü Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası politika faizini açıkladı.Normalde cümlemin içinde "piyasalarda merakla beklenen"
İfadeside olmalıydı.Ama ne yazık ki piyasalar bu açıklamayı pekte merakla beklemiyordu.Çünkü açıklanan bu politika faizine piyasalarda Merkez Bankası dışında pek uyan yok.Görüntü ve uygulama o.
Ama açıklama dışında asıl önemli nokta Merkez Bankasının ülkemizde seyreden yüksek enflasyonla ilgili söyledikleri.İşte bu açıklamayı okuyunca rahmetli Demirel'in yukarıya yazdığım sözü geldi aklıma.
Bizim Merkez Bankası ülkemizdeki enflasyonu dışarıdan gelen etkenlere bağlı geçici bir durum olarak görüyor basitçe.
Nasıl yani?
Tamam ,devam eden Ukrayna-Rusya savaşı nedeniyle özellikle başta petrol ve bazı gıda maddelerinin fiyatı tüm dünyada arttı ve bu artış bir çok ülkenin enflasyon yaşamasına neden oldu.Ama bizimki kadar değil.Savaştaki Ukrayna ve Rusya'da bile enflasyon %20 ler civarında.
Yoğun bir ekonomik yaptırım altındaki Rusya'nın para birimi Ruble başka paralar karşısında habire değer kazanıyor.
Eee biz savaşta falan değiliz ama paramız her gün değer kaybediyor,enflasyonda TÜİK rakkamlarına göre %70 ler civarında.
Şimdi şapkamızı önümüze koyup düşünelim biz nerede hata yaptık diye?
Acaba bir ülkede enflasyon %70 iken vatandaşların enflasyondan korunmak için bankalara yatırması gereken mevduatlarına %14 faiz uygulamak istediğimizden olabilirmi?Bu durumda kim parasını bankaya yatırır.Parası olana 3 seçenek var:
Döviz almak,altın almak,emlak yatırımı.
Bir acaba daha:
Üretimde kullanılan,başta akaryakıt olmak üzere elektirik,doğalgaz,gübre,ilaç,tohum gibi girdilerde oluşan yüksek fiyatların enflasyona hiç katkısı yok mu?
Basit bir ekonomi kuramı:
Üretilmeyen ve bulunamayan mal her zaman pahalı olur.
Sanayici,çiftçi yüksek maliyetler nedeni ile üretim yapamıyor veya üretimini kısmak zorunda kalıyor.
O zaman ne yapmak lazım?
Başta akaryakıt olmak üzere üretimde kullanılan girdileri sübvanse etmek lazım.
En azından doları frenlemek için getirilen KKM (Kur Korumalı Mevduat)ye bütçeden verilen desteğin yarısı üreticiye temel girdilerde sübvanse olarak verilse sorunun ülkemizdeki ayağı çözülmüş olur.
Ama baştada söylediğim gibi önce meselenin mesele olduğunu kabul etmemiz gerekir.
Yoksa çözüm için daha çok bekleriz.
Kalın sağlıcakla…

 

Emin KÜÇÜK

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve temizellergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.