"Yeryüzünde ıslaha çalışmayıp; Fesat çıkaran haddi aşmışların emrine itaat etmeyin."(Şuara,151-152)
Elimizle zulüm ettik, dilimizle gönül kırdık, kulaklarla yanlışları dinledik, ahlakımızla kötü örnek olduk, bunlar haddimizi aşmaya yetti.
Mesleğimiz haddi bildirmek olmasın, haddi bilmek olsun. Haddini bilenler had bildirirse had bilinir, aksi halde ıslah yerine ifsat sudur eder.
“Bir adamın birçok hüner fen ve bilgi sahibi olduğuna bakma, verdiği sözde duruyor mu?,Vefası varmı? haddini biliyor mu?, sen asıl olana bak.” (Mevlana ra)
Yaptıklarıyla küçülenler laflarıyla büyüyeceklerini sanmasınlar.
Mevlana (ra) sormuşlar En iyi ne bilirsin cevap”Haddimi bilirim”
“Edepli edebinden susar, edepsiz ben susturdum der.” (Mevlana ra)
Üzerindeki kıyafet ve davranışlarından köyden geldiği belli olan bir adam, son dakikada yetiştiği trene binmiş. Bindiği vagon dolu olduğu için oturacak yer bulamamış. Diğer vagonları da tek tek dolaşmış, hepsi dolu! Tam umudunu kestiği anda,
Vagonlardan birinin boş olduğunu görmüş ve milletvekillerine aittir yazısını da fark etmeden, girip oturmuş. Biraz sonra, biri gelmiş ve adama çıkışmış;
– Ne işin var burada, çabuk kalk! Burası, benim yerim!
– Nereden senin oluyormuş, para verip biletimi aldım. Burası da boştu, niye kalkayım?
– Bak arkadaş, şu levhaya dikkat etsene burada milletvekillerine aittir diye yazıyor. Ben milletvekiliyim, sen kimsin?
– Hadi oradan be… Sen milletin vekili isen ben de aslıyım. Milletin aslı varken, vekilin ne işi var!
“Asıl olan değerini anladığında, vekil vekilliğini bilmek zorunda kalır.”
İnsanlar ancak asalet ve vekaletin esasını öğrendiği zaman herkes haddini bilecek ve yerine oturacak işte o zaman herkes gerçeklerin kıymetini bilecek.
İbretli bir örnek daha;
Omuzu düşük ceket dalında bir külhanbeyi, ayakkabıcıya bıyıklarını burarak girer, “Dayı bana öyle bir ayakkabı yap ki 2-3 yıl giyelim yani" Ayakkabıcı olur be evlat yaparız der.
Ayakkabıcı veli bir zattır. Yanında oturan arkadaşına hafifçe başını çevirir ve gülümser. Arkadaşı hayırdır der.
Ayakkabıcı, Azrail Aleyhi salam kapıda bunu bekliyor, ayağı eşiğe takılıp düşecek ve canını alacak der. Ayağı eşiğe takılır düşer ve ölür.
İstediğiniz kadar tedbir alın, kaderden ancak kadere kaçarız.
Güler yüzlü tatlı dilli olun.
Dürüst olun.
Kibirlenmeyin.
Zulüm yapmayın.
Bağırıp çağırmayın.
Kavga etmeyin. Kalp kırmayın.
Yalan söylemeyin İftira atmayın.
Dalkavukluk yapmayın.
Hırsızlık yapmayın.
Yaptığınız iyiliği başa kakmayın.
Kul ve kamu hakkı yemeyin,
Haddinizi bilin,
Hukuku bilin,
Saygı, sevgi, sadakat bilin,
Her şeyin bir hesabı olacak elbet, pervasızlık had bilmezliktir.
Yürümesi gereken yerde yürümeyen, Oturması gereken yerde oturmayanlar, Konuşması gereken yerde susanlar, Ağlaması gereken yerde gülenler, cefa gereken yerde sefa sürenler, alçak gönüllü olması gereken yerde kibirlenenler,
Huzurlu olması gereken dünyamızda Huzur’u Bozanlar, Kısaca Ahlaklı olması gereken dünyadaki ahlaksızlar...
Haddini bilmezlerin ta kendileridir...! İşte bunlar yüzünden insanlık acı çekiyor..!
Hiçbir şey bilmene gerek yok, Tek kelimeyle ,Sordular mı ne bilirsin,? Haddimi bilirim demen yeterli.!
Mevlana'yı dinleyelim.
"Ya Rabbi, Bildir de ben beni bileyim.
Beni bilmeyen ben ile kendime geleyim,
Benim bensizliğim ile ben seni bileyim,
Seni bilmeyen beni, ben neyleyim.!"
“Haddini bilmedikten sonra çok şey bilmek bir şeye yaramaz, suskunluk kimseyi yanıltmasın, çünkü susan konuşursa kimse kaldıramaz.” (W.Buther)
“Allah katında Kul insanlar arasında makbul olmak istersen haddini bil.” Hz.Ali (as).
Allah her şeyi görür ama O’nun adeti kusurları örtmektir, Fakat haddini aştın mı, kusurları ortaya çıkaran O’dur.
Had bilmezler Dünyanın oyuncağı iken, Haddini bilenler için
Dünya salıncaktır.
Oyuncağı oyuncak olarak görenlere ve bu salıncakta sallanmayı bilenlere ne mutlu!
Selam ve dua okuyan araştıran sorgulayan, anlayışı ve kavrayışı yüksek olan temiz akıl sahiplerine olsun her daim inşallah...