Yılmaz YURTSEVER
Köşe Yazarı
Yılmaz YURTSEVER
 

BAKMAK VE GÖRMEK ARASINDA KÌ ÖNEMLÌ FARK...!

BAKMAK VE GÖRMEK ARASINDA KÌ ÖNEMLÌ FARK...!   Hz. Mevlana’ya sormuşlar! “Bakmakla görmek arasında ki fark nedir?” diye, şöyle cevaplamış: “Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Aralarında terk fark sensin."    Çokça bilinen ama üzerinde çok az düşündüğümüz konulardan biridir, bakmak ve görmek arasındaki fark.   Bir ressamın bizim baktığımız yöne bakarak göremediklerimizi çizmesi, bir fotoğrafçının her gün baktığımız bir yerin sıra dışı bir görüntüsünü yakalaması bizi hep şaşırtır.     Siz ama bir adamın gözlerini okurken o sizin akıl ve hafızanıza bakar ve sizi oradan okumaya çalışır.  Bakmak ve görmek arasındaki fark nedir: Bakmak şahitliği, görmek derinliği ifade eder. Bakmak sadece gözle olur. Görmek, akıl, kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir. Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir. Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır. Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır. Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız. Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ki ise yaşamaktır. Bakan kişi anlatır, gören kişi sorgular ve yorumlar. Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elle sarılırız. Bakınca severiz, görünce hayran oluruz. "Gerçek körlük gözü kör olan değil, gördüğü halde kalbi kör olandır." demiş Imam Ali (as) Însan odur ki, gözü ile bakmalı aklı ile anlamalı kalbi ile görmelidir.    Kur'an'nın ilk emri ve ilk farzı "OKU" olduğu halde; Oku'mayan araştımayan sorgulamayan şuursuz basiretsiz anlayışı ve kavrayışı kıt olan bir topluma Allah (cc) ne yapsın.?     "Aklını kullanmayan bir kavmin başına pislik/bela yağdırırım." (Yunus/100) diyor.     Ayette geçen pislik/bela ne demek? Kısaca şudur; Bir toplumu Allah'tan uzaklaştıran her şey...!      Başta idarecilerin yalancı olması ve halka verilen vaatlerini yerine getirmemesi.     Alimlerin ilimi ile amel etmemesi ve yöneticilere dalkavukluk yapması     Bir toplum için, "Emanetin ehline verilmemesi." en büyük ihanettir. Gerisini saymaya gerek yok. Bütün kötülükler kat kat artarak topluma hakim olur. PEKİ YA SİZ...? BAKIYOR MUSUNUZ YA DA GÖRÜYOR MUSUNUZ? YA DA! BAKTIKLARINIZI GÖREBİLİYOR MUSUNUZ?     “Bir başkasının içindeki güzelliği görmek özel insanların yapabileceği bir iştir, dış görünüş ise sadece basit insanları etkiler” (Balzac)    “Denebilir ki gaipten haber vermede Suje (anlamak) dıştaki gerçeği mutat sinir yollarını kullanmaksızın doğrudan doğruya seziyor.” (Prof.Dr.Allex Carrel)     Hz. Hüseyin (as) Aşura günü Yezit ordusuna hitaben yaptığı konuşmada şöyle buyurdu;     "Sizleri münkirden sakınmaya davet ediyorum, amâ sözlerimden etkilenmediğinizi görüyorum. Bunun sebebi midelerinizin YezÎT'in haram lokma ile dolmuş olmasıdır."     Haram lokmanın insanın kendisi ve daha da ilginç olanı o lokmayı yiyenden peyda olacak gelecek neslinin üzerinde de psiko-sosyal olumsuz etkiler bıraktığı tecrübi ilimlerle ispatlanmasına rağmen bilim bu konuyu hala gündemine alamadı veya almaktan imtina ediyor. Başlı başına araştırmaya değer bir konudur.!     "İnsanın Ruh'u, onun amelinden beslenir. Ona  ne yedirdiğinize dikkat edin." (Ustat Mutahhari ra)     Gözün görmediğini, Kulağın duymadığında; Dil son aşamada zaten ifadesiz kalır.    “Dünyadaki en sağır edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur.” (Hz.Ali as)     MÜ’min hangi sofradan doyduğuna dikkat etmeli, Sonuç; Rezzak’ı Mutlak bellidir, Sen helal lokma ve şükür ehli olmaya bak.!!!     Sağırlık ve dilsizlik bazen mide ile eşgüdümlü bir fikir fakirliğinin anatomik sendromu ile düşünme yok olur. Bu durumda onlar için hayat anlamsızca devam eder.      Sonuçta hayatına doğruları yanlış, yanlışları da doğru görme şeklinde negatif bir bakış açısı bahşeder, sahibini basiret ve ferasetten mahrum kılar.     Kendi kendine zulüm etmenin kapısını açar. Böyle bir durum sahibine dünyada rezalet, ahirette de nedamet getirir.       Nitekim nice yanlışı alkışlayan fikir/fukarası gördük. Nice eğri ile doğruyu ayırt edemeyen akılsızları gördük. Nice yalana sahip çıkan ahlaksızları gördük görüyoruz. Hazreti Peygamber (sav) diliyle; "Muaviye'yi benim mimberim de görürseniz, o'nun karnını deşiniz o'nu öldürünüz."  emri olduğu halde;    Muaviye’nin hokkabazlığını hilekarlığını/zulmünü alkışlayan nice hokkabaz  o'na rahmet okutarak ümmete yutturdular... Hz Peygamber (sav) “Öyle bir zaman gelecek ki insanların dünyası düzende oldu mu dininden neler kaybettiğini umursamazlar.” Nitekim kavmi Musa'ya şunu söylemişti "Ey Musa sen doğru söylüyorsun ama firavun karnımızı doyuruyor." İfadesi kölelerin sesiz ve ruhların kölece itiraflarıdır.     Nasıl ki, bakmak görmek için yeterli gelmemekteyse, görmek de anlamak için yeterli değildir. Anlamak, üstelik doğru anlamak bambaşka bir süreç.        Anlamak ve anlamlandırmak, Sorgulamak, sonuçlandırmak ne çetin iş! Ebu Zer (ra) sordular? Yalnızlık zor mu? Cevap, "İnsanlar daha zor..!"     Mesele çok boyutlu ve derin aklı kıt olanların inkar edebilecekleri kadar derin olsa da hakikat inkar edilemeyecek kadar geniştir.    Son olarak, helal belli, haram belli deyip, aradaki şüpheli olanlardan da kaçıp, azimete tutunanlara ne mutlu... Selam ve dua okuyan araştıran sorgulayan , anlayışı ve kavrayışı yüksek olan temiz akıl sahiplerine olsun inşallah...
Ekleme Tarihi: 05 Ağustos 2022 - Cuma

BAKMAK VE GÖRMEK ARASINDA KÌ ÖNEMLÌ FARK...!

BAKMAK VE GÖRMEK ARASINDA KÌ ÖNEMLÌ FARK...!

  Hz. Mevlana’ya sormuşlar! “Bakmakla görmek arasında ki fark nedir?” diye, şöyle cevaplamış: “Senin baktığına herkes bakıyor; ama ya görebildiğini herkes görebiliyor mu? Aralarında terk fark sensin."

   Çokça bilinen ama üzerinde çok az düşündüğümüz konulardan biridir, bakmak ve görmek arasındaki fark.
  Bir ressamın bizim baktığımız yöne bakarak göremediklerimizi çizmesi, bir fotoğrafçının her gün baktığımız bir yerin sıra dışı bir görüntüsünü yakalaması bizi hep şaşırtır.
    Siz ama bir adamın gözlerini okurken o sizin akıl ve hafızanıza bakar ve sizi oradan okumaya çalışır. 
Bakmak ve görmek arasındaki fark nedir: Bakmak şahitliği, görmek derinliği ifade eder.
Bakmak sadece gözle olur. Görmek, akıl, kalp ve gözün devreye girmesiyle gerçekleşir.
Bakmak bir göz hareketi, görmek bir şuur faaliyetidir.
Bakışta geçicilik, görüşte seçicilik vardır.
Bakmak en fazla tanımakla, görmek anlayıp kavramakla sonuçlanır.
Bakınca yalnız seyrederiz, görünce bir hükme varırız.
Bakmanın üst seviyesi tanımak, görmenin ki ise yaşamaktır.
Bakan kişi anlatır, gören kişi sorgular ve yorumlar.
Bakınca kenardan tutarız, görünce iki elle sarılırız.
Bakınca severiz, görünce hayran oluruz.
"Gerçek körlük gözü kör olan değil, gördüğü halde kalbi kör olandır." demiş Imam Ali (as)
Însan odur ki, gözü ile bakmalı aklı ile anlamalı kalbi ile görmelidir.

   Kur'an'nın ilk emri ve ilk farzı "OKU" olduğu halde; Oku'mayan araştımayan sorgulamayan şuursuz basiretsiz anlayışı ve kavrayışı kıt olan bir topluma Allah (cc) ne yapsın.? 
   "Aklını kullanmayan bir kavmin başına pislik/bela yağdırırım." (Yunus/100) diyor.
    Ayette geçen pislik/bela ne demek? Kısaca şudur; Bir toplumu Allah'tan uzaklaştıran her şey...! 
    Başta idarecilerin yalancı olması ve halka verilen vaatlerini yerine getirmemesi. 
   Alimlerin ilimi ile amel etmemesi ve yöneticilere dalkavukluk yapması
    Bir toplum için, "Emanetin ehline verilmemesi." en büyük ihanettir. Gerisini saymaya gerek yok. Bütün kötülükler kat kat artarak topluma hakim olur.

PEKİ YA SİZ...?
BAKIYOR MUSUNUZ YA DA GÖRÜYOR MUSUNUZ?
YA DA! BAKTIKLARINIZI GÖREBİLİYOR MUSUNUZ?

    “Bir başkasının içindeki güzelliği görmek özel insanların yapabileceği bir iştir, dış görünüş ise sadece basit insanları etkiler” (Balzac)
   “Denebilir ki gaipten haber vermede Suje (anlamak) dıştaki gerçeği mutat sinir yollarını kullanmaksızın doğrudan doğruya seziyor.” (Prof.Dr.Allex Carrel)

    Hz. Hüseyin (as) Aşura günü Yezit ordusuna hitaben yaptığı konuşmada şöyle buyurdu;
    "Sizleri münkirden sakınmaya davet ediyorum, amâ sözlerimden etkilenmediğinizi görüyorum. Bunun sebebi midelerinizin YezÎT'in haram lokma ile dolmuş olmasıdır."
    Haram lokmanın insanın kendisi ve daha da ilginç olanı o lokmayı yiyenden peyda olacak gelecek neslinin üzerinde de psiko-sosyal olumsuz etkiler bıraktığı tecrübi ilimlerle ispatlanmasına rağmen bilim bu konuyu hala gündemine alamadı veya almaktan imtina ediyor. Başlı başına araştırmaya değer bir konudur.!
    "İnsanın Ruh'u, onun amelinden beslenir. Ona  ne yedirdiğinize dikkat edin." (Ustat Mutahhari ra)
    Gözün görmediğini, Kulağın duymadığında; Dil son aşamada zaten ifadesiz kalır.
   “Dünyadaki en sağır edici ses acı çeken bir mazlumun suskunluğudur.” (Hz.Ali as)
    MÜ’min hangi sofradan doyduğuna dikkat etmeli, Sonuç; Rezzak’ı Mutlak bellidir, Sen helal lokma ve şükür ehli olmaya bak.!!!

    Sağırlık ve dilsizlik bazen mide ile eşgüdümlü bir fikir fakirliğinin anatomik sendromu ile düşünme yok olur. Bu durumda onlar için hayat anlamsızca devam eder. 
    Sonuçta hayatına doğruları yanlış, yanlışları da doğru görme şeklinde negatif bir bakış açısı bahşeder, sahibini basiret ve ferasetten mahrum kılar. 
   Kendi kendine zulüm etmenin kapısını açar. Böyle bir durum sahibine dünyada rezalet, ahirette de nedamet getirir.  
    Nitekim nice yanlışı alkışlayan fikir/fukarası gördük. Nice eğri ile doğruyu ayırt edemeyen akılsızları gördük. Nice yalana sahip çıkan ahlaksızları gördük görüyoruz.

Hazreti Peygamber (sav) diliyle; "Muaviye'yi benim mimberim de görürseniz, o'nun karnını deşiniz o'nu öldürünüz."  emri olduğu halde;
   Muaviye’nin hokkabazlığını hilekarlığını/zulmünü alkışlayan nice hokkabaz  o'na rahmet okutarak ümmete yutturdular...

Hz Peygamber (sav) “Öyle bir zaman gelecek ki insanların dünyası düzende oldu mu dininden neler kaybettiğini umursamazlar.”

Nitekim kavmi Musa'ya şunu söylemişti "Ey Musa sen doğru söylüyorsun ama firavun karnımızı doyuruyor." İfadesi kölelerin sesiz ve ruhların kölece itiraflarıdır.
    Nasıl ki, bakmak görmek için yeterli gelmemekteyse, görmek de anlamak için yeterli değildir. Anlamak, üstelik doğru anlamak bambaşka bir süreç.        Anlamak ve anlamlandırmak, Sorgulamak, sonuçlandırmak ne çetin iş! Ebu Zer (ra) sordular? Yalnızlık zor mu? Cevap, "İnsanlar daha zor..!"
    Mesele çok boyutlu ve derin aklı kıt olanların inkar edebilecekleri kadar derin olsa da hakikat inkar edilemeyecek kadar geniştir.

   Son olarak, helal belli, haram belli deyip, aradaki şüpheli olanlardan da kaçıp, azimete tutunanlara ne mutlu...

Selam ve dua okuyan araştıran sorgulayan , anlayışı ve kavrayışı yüksek olan temiz akıl sahiplerine olsun inşallah...

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve temizellergazetesi.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.