TEMİZELLER YAZDI, AK PARTİ İZMİR DALGALANDI!
TEMİZELLER YAZDI, AK PARTİ İZMİR DALGALANDI!
SEÇİMDE HAMZA DAĞ 977 BİN 895 OY; TEMİZELLER 1 MİLYON 750 BİN OKUNMA SAYISINA ULAŞTI...
HABER: AHMET TÜBCEL
Yerel seçimde İzmir’de Hamza Dağ’ın 977.895 oy aldığı süreçte AK Parti ile ilgili yazdığımız 7 yazı 1 milyon 750 binin üzerinde okundu. Gelen telefon, mesaj ve yorumların sayısı 5000’i aştı.
Show TV ve Kanal Avrupa gibi televizyonlarda yer alan Temizeller Haber Programı, 2018 yılında müstakil bir kuruluş olarak yayın hayatına başladı. Aradan geçen 6 yıllık süreçte Allah’a sonsuz şükürler olsun ki İzmir halkının güvenini kazandığımızı ve gönlüne girdiğimizi okunma ve izlenme sayılarından kolayca anlıyoruz.
Seçim sürecinde AK Parti ile ilgili yazdığımız yedi yazımız şu an itibari ile 1 milyon 750 bin okunma sayısını aşmış vaziyette. Geldiğimiz bu nokta bize gurur veriyor, haliyle de yorgunluğumuzu alıyor.
İŞTE O YAZILAR VE ANLIK OKUNMA SAYILARI:
(Yazıları okumak için lütfen tıklayınız)
‘’DAĞ’’ FARE DOĞURDU | 291.799 OKUNMA SAYILARI |
YERYÜZÜ TANRISI | 166.720 OKUNMA SAYILARI |
SAHİP ÇIKMADINIZ Kİ SAHİP ÇIKSINLAR | 154.150 OKUNMA SAYILARI |
SON DAKİKA LİSTE DEĞİŞİKLİĞİ | 100.022 OKUNMA SAYILARI |
BİLAL SAYGILI RÖPORTAJ | 259.820 OKUNMA SAYILARI |
AK PARTİ FABRİKA AYARLARINA DÖNÜYOR | 346.058 OKUNMA SAYILARI |
İZMİR CHP VE AK PARTİDE NELER OLUYOR | 420.834 OKUNMA SAYILARI |
Temizeller olarak; Yetimlerin, Öksüzlerin, Mazlumların, Vatanını ve Devletini sevenlerin, kısacası Sessiz çoğunluğun sesi olduk. Konuşmaya korkanların dili olduk, görüp de görmeyenlere inadına gösterdik, Anlamayanlara anlattık.
İşimizi yaparken Rıza-i İlahiyi gözettik, milletin hakkına devletin malına kısacası kamuya zarar gelmesin diye uğraştık. Nizam-ı aleme giden yolda çaba sarf ederken güçsüzün, ezilmişin ve hakkı yenmişin yanında yer aldık.
31 Mart Yerel Seçim sonuçlarında vatandaşın verdiği mesajı anlayıp da almamakta direnen, seçim yenilgisini bir başarı gibi göstermeye çalışan, seçim yenilgisinin bütün yükünü ve suçunu Cumhurbaşkanı’nın üstüne bırakıp kendisi kenara çekilenleri, Allah için, AK Partiye gönül verenler için dile getirmeye devam ediyoruz ve edeceğiz.
Sayın Hamza DAĞ;
İstanbul Büyükşehir Belediye Başkan Adayı Murat Kurum ve Ankara Belediye Başkan adayı Turgut Altınok mal varlıklarını açıkladılar. Rakibiniz Cemil Tugay mal varlığını açıkladı ve sizi de defalarca mal varlığını açıklamaya davet etti.
Biz beklerdik ki bu teklif sizden gelsin diye... Çünkü mensup olduğunuz Partinin adı Adalet ve Kalkınma Partisi ve bu partinin Genel Başkan Yardımcısı olarak mal varlığını ilk açıklayan kişi olmak ve Cemil Tugay’ı mal varlığını açıklamaya çağırmak da size yakışırdı. Ama maalesef olmadı… Seçim yoğunluğunda mal varlığını açıklayamamışsın’’ yetişmemiş’’…!
Şimdi seçim yoğunluğu yok gelin mal varlığınızı açıklayarak kamuoyunu büyük bir meraktan kurtarın. Herkesin aklındaki ve ağızındaki dedikoduları bitirin. Sizin malınızla mülkünüzle hiç kimsenin bir derdi yok Allah daha çok arttırsın. Ancak AK Partiye oy veren ve gönül verenlere bu yapacağınız açıklama sizin boynunuzun borcu olsa gerek.
Mal varlığını açıklamadığın sürece, kendi deyimin ile 17 yıldır zamanını siyasete ayırdığın için bir Avukat olarak işlerini ortağının yürüttüğü bu süreçte ‘’Nasıl Karun Kadar Zenginleştiğin’’ söylentilerini engelleyemezsin. Bu söylentiler bireysel olarak sadece seni ilgilendirse ve sadece sana zarar verse burada konusu bile geçmez. Lakin artık partiye zarar verdiği için yazıyoruz.
Seçimde mal varlığınızı açıklamadığınız için ne kadar oy kaybettiğinizi siz bir anket yaptırıp hesaplayabilirsiniz…
Seçim kampanyasında ne kadar para harcandığı ile ilgili ortada bir sürü rakam dolaşıyor. Kimisi diyor 200 milyon, kimisi diyor 400 milyon. Cemil Tugay’a sorduk; ‘’Yaklaşık 30 milyon lira harcadığını tüm harcamalarını kontrol edebileceğimizi ‘’ söyledi. Sosyal medyaya harcadığınız reklam, kiralanan duvar ve giydirmeleri, miting harcamaları, araç kiralamaları ve araç giydirmeleri, gazetelere dağıtılan paraları, bunların aşağı yukarı ne kadar olduğunu biz tahmin edebiliyoruz. Diğer harcamalar konusunda en ufak bir fikrimiz yok. Çıkıp deyin ki toplam harcama şu kadar; şu kadarını EŞ-DOST ödedi, şu kadarını GENEL MERKEZE ÖDETTİM, şu kadar parayı da BEN KENDİ CEBİMDEN HARCADIM…
Hakikaten tüm kamuoyu merak ediyor, cebinizden ne kadar para harcadınız?
Gelelim seçimde çalıştığınız reklam ajansına... Geometrik bir ismi var. Eski danışmanınız kurmuş; çocuklar 10 yıldır sizin yanındaymışlar ve kuruluşunda sağlam destek olmuşsunuz. Ben söylemiyorum siz kendiniz anlatıyorsunuz. Aha da inanmayanlar aşağı da linki var, kendiniz seyredin... Birçok AK Partili belediye, genel merkez ve kamu kurumlarına iş yapmış arkadaşlar. Bunlarla ilgili ortada sayılar dolaşıyor. Ben sadece 6 tane kurumu bulabildim şimdilik ancak konuşulan rakamlar bundan misli misli fazla. Kimisine siz telefon etmişsiniz, kimisine de kendileri sizin selamınızla gitmişler. Taş yiyecek halleri yok tabi ki para kazanacaklar.
Bir liralık işi 3 liraya yapmadıkları sürece ve işlerini iyi yaptıkları sürece kim ne diyebilir ki.. tabi bu konuları bir Allah biliyor birde işi yaptıranla ajansın kendisi biliyor.
“Benim bildiğim tek bir şey var. Bu ajans İzmir’de çuvalladı. Bu seçim kampanyasındaki stratejiyi bu arkadaşlar oluşturdu ise vay diğer kamu kurumlarının haline.
Parti rozeti ve amblemi kullanma, Recep Tayyip Erdoğan fotoğraflarından uzak dur, bıyığını incelt, kıyafetlerini değiştir, Bağımsız aday gibi davran, ben sizin bildiğiniz AK partililerden değilim mesajını ver, sadece CHP’lilerin yoğunlukta olduğu yerlere git, kendi partililerini unut, partiye destek veren yerel basına gitme-görüşme-ekrana çıkma ama Tunç Soyer’in ve CHP’nin koyu destekçisi yerel basına çıkmaya tereddüt etme”
(Eğer ki çalıştığınız ajans böyle bir strateji yürütmüş ise vay o ajans ile çalışan kurumların haline)
Halkın zekasını mı küçümsüyorsunuz? Aday olmadan önceki giyim kuşamınızla, konuşmalarınızla, yaptıklarınızla seçimde aday olduktan sonrakileri karşılaştıramaz mı sanıyorsunuz? Karşılaştırdığında sizi samimiyetsiz bulmaz mı sanıyorsunuz? 22 Yıldır girdiği tüm seçimlerden açık ara önde birinci parti olarak çıkan bir partinin profesyonel seçim kampanyası böyle mi olur.
İzmir'de 28 ilçe Belediyesini CHP’ye kaptırarak AK Parti tarihinin en kötü sonucu alıyorsunuz. Bu mu sizin başarılı kampanyanız? Bu mu başarılı ajansınız? Rahmetli Erol Olçok ağabeyimizi mumla arıyoruz…
Firma sahibi danışman kardeşim; hangi belediyeler ve kamu kurumlarının işini yaptınız? Açıklayın da bizi araştırma zahmetinden kurtarın. Cevap hakkı olarak söyleyeceğiniz ne varsa da buradan yazmaya hazırım.
Ya da yok yaptığınız işin arkasındaysanız maliyet ve profesyonellik anlamında sizinle bu konuyu canlı yayında tartışmaya açığım.
Sayın Hamza Başkan;
Söz bu geometrik ajanstan açılmışken 2019 yılında Belediye Başkan Adaylarına söylediğiniz gibi, bu seçimde de AK Parti İlçe Belediye Başkan adaylarını bu ajansla çalışmalarını söylediniz mi?
Bu geometri şekilli adı olan ajansın bu başkan adaylarına yaptığı işlerin piyasa fiyatının 3-4 katı olduğunu biliyor musunuz?
Belediye başkan adaylarının bu firmadan yaka silktiğini biliyor musunuz?
(Bende, 2 belediye başkan adayından firmanın talep ettiği para ve o başkan adaylarının işi başka firmalara kaç liraya yaptırdığı var)
Sırf sizden ve gücünüzden çekindikleri için bu başkan adayları pahalı da olsa bu firma ile çalışmış olmasın?
Ne açıklama yaparsanız burada harfiyen yazmaya hazırım...
Sayın Hamza Dağ!
Medya ve Tanıtımdan sorumlu Genel Başkan Yardımcısı olarak son 5 yılda İzmir’de AK Parti’ye koşulsuz destek olan yerel medyada kimleri ziyaret ettin?
Kimlere özel demeç verdin?
Kimlerin ekranına çıktın?
Bugüne kadar hangi gazetecinin derdini dinleyip derman oldun! Hangi gazeteciye kötü gününde yardım eli uzattın?
Biz birbirimizi biliriz topu topu 7-8 kişiyiz, hiçbirimize gelmedin. Kimsenin Hâlini hatırını sormadın. Bir derdiniz var mı? demedin.
Siyasete atıldığın günlerde haberlerinin çıkması için telefonları aşındırdığın gazetecilerin Genel Başkan Yardımcısı olduktan sonra telefonlarına çıkmıyorsun ve mesajlarına dönmüyorsun...
İzmir’ de her türlü zorluğa karşı görevini yapmaya çalışan gazeteci arkadaşları küçük mü gördünüz, yok mu saydınız!
Bak o zaman anlatayım Hamza Başkan;
Sanırım 1980 doğumlusunuz, yani siz daha 13 yaşında sokak aralarında top koştururken biz İstanbul’da koca Türkiye’nin siyasi tarihini değiştiren yolsuzluk haberlerinin peşinde koşup onları kamuoyuna deşifre etmekle meşguldük. Allah nasip etti, İstanbul Büyükşehir Belediyesinde yaşanan İSKİ SKANDALI’nı ortaya çıkarmıştık.
İSKİ skandalının haber dosyası tamamlanmış o haftaki haber toplantı masasına gelmişti, benim hiç mi hiç umudum yoktu haberin yayınlanması açısından. Çünkü Sayın Yıldırım Çavlı fanatik bir sosyal demokrat, Atatürkçü gazeteciydi.
Haber dosyası hazırlanma sürecine kadar televizyonda bulunan kendi odasına gelen gideni saymanın imkânı yoktu; korumalarla gelenleri mi ararsınız, Çakarlı araçlarla gelenimi ararsınız, Türkiye’nin en ünlü avukatları bardak dibi dizilmiş kapısına, velhasıl gelen gidenin haddi hesabı yoktu. İşte onun için inanılmaz emek verdiğimiz İSKİ haber dosyası yayınlanmaz hissi doğmuştu benim içime.
Son haber toplantısında kendisine sunum yapıldıktan sonra bütün gözler Genel Yayın Yönetmenine çevrilmiş ortalık adeta buz kesmişti.
Şöyle bir dosyayı incelediğinde dönüp, o kalın ve gür sesiyle “Arkadaşlar bu devlet bu ülke hepimizin bu dosyada hırsızlık belgelenmiş, hırsızın partisi olmaz bu haberi yayınlayacağız” dedikten sonra inanılmaz bir alkış tufanı kopmuştu.
Haber yayınlandıktan sonra İstanbul büyükşehir belediye başkanı Nurettin Sözen ve İSKİ Genel Müdürü Ergün Göknel tutuklanmış cezaevine girmişti haber Türkiye’nin son 50 yılına damga vuran haberi olmuştu.
Hiçbir haber yoktur ki 30 yıl boyunca gündemde kalsın, İSKİ SKANDALI haberi hala hafızalarda herkes tarafından hatırlanıyor.
Ardından devasa ilaç şirketlerinin Kocaeli’nde fabrikalarında ilaç üretiminde kullandıkları kimyasal-zehirli varilleri yer altına gömerek nasıl toprağımızı zehirlediklerini ortaya çıkarmıştık. Aynı onurlu davranışları burada da sergilemiştik.
Yönetmenimiz Yıldırım Çavlı 1996 yılında rahmetli olmadan önce 1978 model BMW marka aracını günde 5 sefer arıza yaptığı için tamire verip aracın çıkmasına günler kala kendisi vefat etmişti. Ama maalesef eşi olan benimde annem dediğim Sayın Ümran Çavlı ( hala hayatta ) ve ben aracı tamirden çıkarmaya ekonomik olarak gücümüz yetmemişti ve tamirci arabanın sahibi olmuştu.
İşte biz bu ahlak ile yetiştik, meslek etiği ile yoğrularak geldik bugünlere. Bir gazeteci için en zor şey "Vicdanı ile cüzdanı arasına sıkışmaktır". Allah’ın yardımıyla biz hiç "Vicdanımızdan" ödün vermedik.
İşte senin değer vermediğin Temizeller, 2019 yılında %53,29 oranında oy alarak Menemen Belediye Başkanı seçilen Serdar Aksoy hakkında ortaya çıkardığı yolsuzlukları inatla kovalamış yayın üstüne yayın yapmıştı. Maalesef İzmir’de bulunan hiçbir meslektaşım bu konuya eğilmemiş veya eğilme cesareti göstermemişti.
Temizeller olarak yaptığımız araştırmalar ve ortaya koyduğumuz belgelerle haftalarca konuları gündemde tutan yayınlarımız neticesinde Belediye Başkanı partisinden atılmış ve tutuklanarak cezaevine konulmuştu.
O dönemlerde Temizeller programında görev yapan arkadaşlarım ve ben inanılmaz derecede linç kampanyasına maruz kalmıştık. Tüm CHP’li belediyeler selamı sabahı kesmişti. Bizimle çalışmak isteyenlere uygulanan muazzam bir baskı vardı. Bir yandan da Temizellere iğrenç teklifler geliyordu. Bu teklifleri biz ret ettikçe üstümüzdeki baskı yoğunlaşıyordu. Deyim yerindeyse "yiğit muhtaç olmuş bir kuru soğana" şarkısını dinliyorduk.
Biz ise Allah’a sığınmıştık. Rızkı veren Allah’tır deyip geri adım atmamıştık.
AK Parti Medya ve Tanıtımdan sorumlu Başkan Yardımcısı ve de İzmir Milletvekili olarak sen neredeydin? Bir kez aradın mı? Bir kez hâl hatır sordun mu? Doğruları gerçekleri yazan gazetecilerin yanında neden yer almadın, neden çıkıp iki kelam etmedin?
Atalarımız; “Düğünde olanların hiçbiri cenazede olmadılar” diye ne güzel söylemiş.
Menemen Belediyesi soyulmasın diye uğraşırken, baskılara maruz kalırken yanımızda sadece üç kişi vardı. Durmaz Bayraktar, Muzaffer Sıtkı Yüksel ve o gün için Belediye meclis üyesi Aydın Pehlivan bizi hiç yalnız bırakmadılar. Onlara buradan bir kez daha şükranlarımı sunuyorum.
Kıymetli Hamza Başkanım, daha önce AK Partinin ARGE’den sorumlu Başkan Yardımcısı iken bir Avukat olarak Medya ve tanıtım ile ilgili hiçbir eğitimin ya da iş tecrüben olmadan nasıl oldu da Tanıtım ve Medyadan sorumlu Genel Başkan yardımcısı olduğunu çok merak ediyorum.
AK Parti içinde bu konunun eğitimini almış veya meslek olarak yapan hiç kimse kalmamış demek ki diye düşünmekten kendimi alamıyorum. Ama bu işleri bilen birisi olarak seni takdir ediyorum; demek ki parti içinde seni destekleyen çok güçlü bir lobi var ki bu göreve atanman için sayın Cumhurbaşkanımızı ikna etmişler.
Sayın Hamza DAĞ,
Yakın çevrendekiler, "çok başarılı bir seçim kampanyası yürüttüğün için !!!" Bakanlıklarda bir görev beklediğini her yerde anlatıyorlar. Ne diyeyim Allah Sayın Cumhurbaşkanımızın Gönül gözünü açık, Aklını keskin, Vicdanını Hür, Cesaretini kırılmaz, İmanını da tam eylesin.
Sayın Başkan referans olduğun liyakatsiz bürokratlar ve onların neden oldukları ile ilgili söylenecek çok söz var ama yazıyı daha fazla uzatmayacağım. O konuyu da başlı başına bir yazı olarak yazacağım.
Ama bu yazı için biraz zaman var çünkü gözüm salı günü saat 17.00 de toplanacak Büyükşehir Belediye Meclis toplantısında ve de AK Parti İzmir İl Başkanı Bilal Saygılı ’da olacak. Allah katında ve bizim nazarımızda ilk gerçek sınavını verecek. Günahı ve sevabıyla Gurup yöneticilerini ve komisyonları belirleyecek.
Bakalım seçmenin verdiği mesaj alınmış mı? Müteahhit ve Arsa spekülatörlerinin temsilcilerini mi yoksa partinin temsilcilerini atayacak göreceğiz.
Sayın Başkan, testi kırılmadan söyleyeyim içimde kalmasın. Tecrübeli ve siyaseti biliyor diye kimseyi atama! Varsın siyaseti bilmesin namuslu olsun, teşkilatın sevdiği adam olsun, omurgalı adam olsun, adı şaibeye karışmamış olsun. Siyaseti biliyor diye atadığın adamlar hakkında sonradan ortaya dökülenler olursa üzülürsün. Siyasetçi bilmiyor ise öğrenir ama geçmişinde leke varsa temizlenmez...
Büyük çoğunluğu kendisini partisine adamış, onurlu ve omurgalı insanlardan oluşan AK Parti ailesinin içindeki "üstüne alınması gereken azınlık" için bir çift sözüm olacak! Sayın Genel Başkan Yardımcısı, Sayın Vekiller, Sayın İl Başkanı ve İl yöneticileri, Sayın İlçe Başkanları ve İlçe yöneticileri!
Günün Sözü sizler için gelsin:
Ebû Müslim Horasânî, Emevî Devleti'nin yıkılışı ve Abbasî Devleti'nin kuruluşunda çok önemli yeri olan bir halk kahramanıdır. Ancak yeni kurulan Abbasî Halifesi halk üzerindeki gücünden korktuğu için kendisini öldürtmüştür. İslam tarihindeki önemli şahsiyetlerdir bir tanesidir.
EBÛ MÜSLİM HORASÂNÎ; ‘’Onlar, şerrinden emin oldukları için dostlarını kendilerinden uzak tuttular. Kendilerine bağlamak ve kazanmak için de düşmanlarını yakın tuttular.
Yakın tuttukları DÜŞMANLARI DOST OLMADI. Ama uzak tuttukları DOSTLARI DÜŞMAN OLDU. HERKES DÜŞMAN SAFINDA TOPLANINCA YIKILMALARI MUKADDER OLDU’’ demiştir.
Söylenmesi gerekenin fazlasını söylemiş bize başka söz düşmez, AK Parti ailesi ders aldı aldı! Almadı ise daha uzun süre bizi izlemeye devam edeceksiniz.
Sizi kalbinizin sahibine emanet ediyorum…
Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.